Özet
1903 senesinde Kuyucaklı köyünü eşkiyalar basarlar ve Yusufun anne ve babasını öldürürler. Yusuf bu
Yusuf o sırada kendine birkaç tane arkadaş bulmuştur. Bunların en başında bakkal şerif efendinin oğlu Ali vardır. Ali kimseyle kavga etmeyen bir çocuktur. Yaşı Yusuftan büyük olmamasına rağmen Yusuf ona ağabeylik yapmaya başlamıştır. Yusufun diğer arkadaşı da Alanyalı Rüştü Efendinin oğlu Kazımdır. Uzun ve birbirine benzeyen seneler ağır ağır geçer. Yusufun arkadaşları eski arkadaşlar, mahalle yine eski mahaleydi. Yusuf bu altı seneyi yazın kırlarda dolaşarak yahut Salahattin Beyin aldığı küçük zeytinliğin silkinip toplanmasına nezaret ederek geçirmektedir. Yaşı on altıyı bulmuştur. Muazzez ise on yasına gelmişti.
Bu küçük şehrin nadir hadiselerinden biride bayramlardır. Hele Ramazan Bayramları bir aylık bekleyişten sonra ve yoğun hazırlıklardan sonra geldiği için daha bir coşkun olurdu. Bir Ramazan Bayramının birinci günü, sabah namazından döndükten sonra Yusuf, şeytan bezi elbiselerini giymiş, Şahindenin süslediği Muazzezi seyrediyor ve gülümsüyordu. Yaşı 13 olan Muazzez adeta olgun ve yetişkin bir hanım kız oluvermiştir.
En yakın arkadaşı Ali gelecek birlikte Akçay iskelesine gideceklerdir. Ali gelipde babasının öğleden önce izin vermediğini söyleyince Akçay gezintisi öğlenden sonraya kalır. Bunun üzerine, bayram yerine gitmeye karar verirler.
Bayram yerinde kurulan salıncaklara binmeye karar verdiler. Muazzezle Ali salıncaklara bindiler, Yusuf ise onları sallardı. Bu arada yandaki salıncak durur yeni müşteriler biner. Bunlar Hacı Rıfatın oğlu İhsan ve Fabrikatör Hilmi Beyin oğlu Şakirdir Yusuf un yüzü asılır, çünkü Şakir kasabada herkese yaka silktirmiş bir çocuktur. Zira , ayyaş hovarda ve ahlaksız bir kimse idi. .Fesinin arka tarafında oyalı yemeni vardı. Şakir sarhoştur. Birden bire yemeniyi Muazzezin salıncağa atar. Muazzez korkar, Bunun üzerine, Ali salıncağı durdurur. Yusuf herkesi gönderir. Şakirin yanına gidip Şakire yumruk atar ve tam bu sırada Hacı Etem gelerek ve Şakiri götürür.
Bu olaydan sonra Yusufun bazı arkadaşları Yusufla beraber gezmemeye hatta onunla konuşmamaya başlarlar. Bunun nedeni hepsinin Şakirden korkmasıdır. Bu olayın arkasından bir çok olaylar olur. İlerdeki hayatı üzerinde etkisi olan zeytin işçisi meselesi de bu olayların en önemlisidir. Bir kadınla on iki yaşındaki kızı tarlaya gelmiştir. Kadın kocasının kendisini dövdüğünü buralara çalışmaya geldiğini söyler. Kız zayıf sarı benizli hasta görünmektedir. Yusuf kadınla kızın çalışmasına izin verir. Yusufun çalışmak için aldığı kadınla kızı Şakirin tecavüz edip, çiftliklerinden kovdukları Kübra ve annesidir.
Kaymakam Salahattin Bey gündüzleri ağırca işiyle geceleri de içkisiyle meşguldür. Hulusi Beyin evinde bir aksam Salahattin Bey, Ceza reisi ve birkaç avukat Hulusi Beyin evinde toplanmışlardı. Epeyce içtikten sonra içeri Hilmi Bey ve Hacı Etem girer. Bu sırada içlerinden birinin teklifi üzerine kumar oynama teklifi yapılır. Ceza reiside ufaktan yaparız diye cevap verir. Rakı masası kaldırılır. Kaymakam bu olaya şaşırır ben oyun falan oynamam der. Hilmi Bey onu ikna amacıyla, oyun deyip de büyütmeyin. Maksat eğlenmektir der. Selahattin Bey ısrarlara daha fazla karsı koyamayıp oynamaya başlar. Salahattin Bey rakının tesiriyle kendini şaşırmış cebinde ki tüm parayı verdikten başka Hilmi Beye de elli altın borçlanır. Bütün parayı alan hacı Etemdir.
Hulusi Bey ve diğerleri bu işte bir sakatlık olduğunu sezmiş gibiydiler. Fakat ortada gözle görülen bir şey olmadan üstüne bela davet etmek doğru değildir. Oyun sabah ezanı okunurken biter. Salahattin Bey kendisine Hilmi Beyin uzattığı bir avuç parayı eliyle iter ve yeter der.Size borcum ne kadar diye sorar. Hilmi Bey masanın üstünden tütün paketini alır üç yüz yirmi lira, ne ehemmiyeti var bey efendi der. Bu sırada, Hacı Etem kaymakamın önüne bir kâğıt sürer. Kaymakam önünde ki kağıda bakarak titrek bir imza atar.
Kaymakam bu olayı daha sonra arkadaşı Hulusi beye anlatır. Daha sonra evine doğru yola koyulur.Kaymakam aksam eve döndüğünde Şahinde, onu kolundan tutarak kulağına fısıldayarak, Hilmi beylerin Muazzeze görücü geldikleri haberini verir. Salahattin bey tekrar düşünmeye dalar. Ancak Yusufa şimdilik, hiçbir şey söylememeye karar verir.. Daha sonraları Salahattin Bey Yusufu çağırıp olanları anlatır. Olayı öğrenen Yusuf&un canı sıkılır. Zira, Şakirin Muazzezi sevmemesine rağmen, sırf kendisinden intikam almak için bu yola başvurduğunu düşünür.
Gerçektende, kaymakamı borca sokmaktaki asıl amaç, Muazzezi zorlada olsa almaktır. Bu sırada, Kübranın Sakir tarafından kirletildiğini öğrenen Salahattin Bey kızını vermekten vazgeçer. Daha sonra Yusuf, olayı tüm detaylarıyla Aliye anlatır ve Salahattin Beyin borcunu ödemesi için gerekli olan parayı ondan alarak, Hacı Eteme verir. Yusuf, Muazzezi, Aliye vermek için söz vermiş ise de, sevdiği kızın, bir başkasıyla evlenmesi fikri onu bir hayli rahatsız etmiştir. Ali ise bu olanlardan habersiz, sevincinden uçmaktadır. Ancak beklenmeyen olaylar olur. Rifatın İhsanın düğününde Şakir sarhoş bir şekilde Aliye ateş eder. Ali ölür. Yusuf hem mutlu hem de mutsuz olur.
Şakir, işlediği suçtan dolayı yakalanıp yargılansa da, yalancı şahitler sayesinde beraat eder. Bütün bu olanlara rağmen, Şahinde hanım, Hilmi beylere gidip gelmeye devam eder. Şakir, Muazzezden vazgeçmez ve ona sahip olmayı planlar. Kübraya yaptıkları gibi yapacaklardır. Ancak planlarını uygulayamadan, Yusuf, Muazzezi alıp kaçar ve bir köyde evlenirler. Kısa bir süre sonra, yeni evli çift, Selahattin Beyin evine geri dönerler.Selahattin Bey, Yusufa kaymakamlıkta küçükte olsa bir memuriyet ayarlamıştır. Zorla da olsa çalışmaya başlar. Yusufun başparmağı noksan olduğu için çıkan savaş da orduya alınmaz. Yusufun katipliği, Selahattin Bey ölene dek devam eder.
Yeni gelen kaymakam İzzet Bey Yusufu kâtiplikten alıp köylere vergi toplamaya yollar. Yusuf evde yokken Şahinde de her fırsatta eşe dosta gider. Evde tek basına can sıkılan Muazzez de bir süre sonra annesiyle gezmeye başlar. Bundan sonra her şey çok çabuk olup biter. İlk günlerde eski tanıdıklara mahalle komşularına daha sonralar da Hilmi Beylere gitmeye başlamışlardı. Hafta da iki üç gün onlara akşam yemeğine gitmekte ve. gece geç vakitte eve dönmektedirler.i
Bir müddet sonra bu ziyaretler yalnız kadınlar arasında kalmaktan çıkarak, Hilmi Bey ve Şakir, akşam yemeklerini hanımın davetlisi olan bu ana kızla birlikte yemeğe başlarlar. İlk günlerde biraz şaşıran Muazzez yavaş yavaş kör bir gevşekliğin içine kendini bırakır. Yusuf ise yeni görevi dolayısıyla, on beş günde bir yorgun ve harap bir halde eve gelmektedir. Eve geldiği zaman ise, yalnızca bir gece kalmakta, sabah ezanıyla beraber yola çıkmaktaydı. Birkaç aydan beri devam eden bu hal, Muazzezi adeta sersemletmişti. Bu yolda attığı her adım mazereti ile beraber geliyordu. Annesi de onu mütemadiyen sözleriyle kolluyor genç kadında herhangi başka bir şey düşünmek imkanı yavaş yavaş azalıyordu. Ara sıra düşünecek olsa pek büyük bir fenalık görmüyordu.
Bir akşam Şakir Beyler yanlarında uzun boylu sarışın bir adamla birlikte geldiler. Annesi bu misafire çok itibar eder. Muazzez ancak sofra başında ve birkaç kadeh içtikten sonra bu misafirin kaymakam olduğunu öğrendi. Gitgide coşan kaymakam onu oturduğu yerden çekip kucağına almak ister, o zaman muazzez ayağa kalkarak odasına çıkıp yatağına yatar. Fakat bu mukavemet fazla uzun sürmez. Yusuf bir gün öğleye doğru eve gelir ve karısındaki bu değişikliği fark eder, Şahinde ye Muazzezden uzak durmasını söyler.
Bu olaydan kısa bir süre sonra, Yusuf bir hafta kadar şehirde kalır. Gereğinden fazla şey öğrenir. Bu durumda nasıl olup da bu kadar sakin kalabildiğine kendiside hayret etmektedir. Fakat bu sukunetin ne kadar daha devam edeceğini kendiside kestirememekteydi.
Bir müddet sonra mal müdürü, Yusufa artık yola çıkmasını söyler. Yusuf oradan hemen eve giderek hazırlıklarını yapıp yola çıkar. Bunu takip eden günlerde olan olaylar, Yusufun bundan sonraki tüm yaşantısını büyük ölçüde etkiledi. O olayları hatırladıkça içini nihayetsiz bir kin ve hiddet kâh günlerce süren bir teessür ve hüzün kaplandı.
Mal müdüründen kendisi görevde iken, kasabadaki olayları öğrenen Yusuf, hızla köye doğru hareket eder.Yusufun yolda göğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu. Göğsünden boğazına doğru yayılan bir ateş gözlerinden yaş getirdi. Yusuf tanıdıklarından birinin evine indi tam dört gün yerinden kalkamadı. Hele geceleri büsbütün boğulur gibi oluyordu.
Ertesi gün biraz tarhana çorbasıyla bir kâse yoğurt yiyebildi. Ev sahibi onu aksama kadar zor zapt etti. Yusuf Edremite ertesi gün gitmeye razı oldu. Ama aklına muazzez gelince hemen yerinden kalkıp gocuğunu giydi. Bu hali gören ev sahibi sen biraz otur ısın bende hayvanı eyerleyeyim der. Az sonra Yusuf yola çıktı. Kendisinden beklemediği kadar hızlı bir zamanda kasabaya vardı. Eve yaklaştığında hızını azalttı. Kendisini kimse karşılamamıştı. Bundan sonra yaşananlar iki dakikadan az bir zaman içinde oldu. Yusuf kapıyı itip eşikte belirince bütün odadakiler evvela hareketsiz birbirlerine baktılar. Aralarında kaymakam, Şakir, Hilmi bey ve Hacı Etem de vardı. Yusuf kırbacını alıp kaymakama doğru yürüdü ve ona hızlı bir şekilde vurmaya başladı. Fakat Yusufun kamçısı konsolun üzerinde duran lambaya çarptı. Odanın içinde ki ışık bir anda kayboldu. Işık kaybolurken Yusuf, Şakirin tabancasını eline aldığını gördü ve o da elindeki kamçıyı atıp gocuğundan silahını aldı ve daha tam toparlanamadan sağ kulağının yakınından bir mermi geçip duvara saplandı. Bundan sonra Yusuf her tarafa ateş etmeye başlar. O karışıklıkta, hareket eden her şeye ateş etmektedir. Yusuf, Muazzezi kucağına alıp dışarı çıkar. Çok hızlı bir şekilde atına, ilk Muazzezi bindirip sonra kendi biner ve atını Balıkesir tarafına sürer. Bir süre yol aldıktan sonra, Muazzezin yaralı olduğunu fark eder. Karısını en yakındaki ağacın altına yatırır. Sabah olduğun da öldüğünü anladığı karısını gömer, yeni bir hayata doğru yola çıkar.